Özak işçileri: Şimdi her yerde biz varız
"Mücadele ettikçe değiştiğini, bir şeylere yön verdiğimizi fark ettim. Yanımdakine güvendikçe yanımdakiyle güçlendim.”
Mazlum AYÇİÇEK
Antep
İşçi arkadaşlarla uzun süredir telefonda bu kadar uzun konuşmamıştım açıkçası, her biriyle neredeyse yarım saat konuştum. Bu bir sitem olarak anlaşılmasın tabii, heyecanın yansıması.
Özak direnişiyle ilgili bir şey sorunca işçi arkadaşlar da heyecanlarını saklayamadı. Uzun uzun o günden bugüne yaşadıklarını, hayatlarındaki değişimleri, çalışma yaşamlarında devam eden baskıları anlattılar, “Bırakmadık onurumuzu, sonuna kadar mücadele ettik” derken sanki ayrı yerde, aynı sesle aynı duyguyu dile getirdiler.
Hal hatır ettikten sonra Özak’ın yıl dönümü için aradığımı söyledim, “O kadar oldu mu ya? Hâlâ dün gibi” sözleriyle karşılıklı gülüştük. Özak direnişi ile ilgili konuşurken duydukları gururu telefonun karşı tarafından hissettim. “Yaşadığımız zorluklara rağmen yine olsa yine çıkarım” cümlesi de sadece geçmişe özlemi değil önemli bir değişimi gösterdi.
Fabrikada kadınlar uzun saatler, ağır çalışma koşullarında çalışıp yöneticiler tarafından her türlü hakarete, aşağılanmaya maruz kalırken erkeklerse aile üyeleri hasta olsa hatta ölse bile izin alamadıklarını hatırladı. “Direnişle birlikte hayatınızda değişenler neler oldu?” soruma aldığım cevaplar ise içimi ısıttı.
"URFA’NIN HER İLÇESİNDEKİ KADINLARA IŞIK OLDUK"
Pınar Unkur, "Şu an kendimi daha güçlü hissediyorum, bu hayatta var olduğumu hissediyorum. Hayatımın Özak’ın duvarlarından ibaret olmadığını anladım, gördüm. Hani insan uzun bir yolculukta otobüsün koridor kısmında oturur da manzarayı göremez ya esas manzara cam kenarındadır, işte ben de Özak direnişinden önce hep koridorda oturmuş, güzel manzarayı kaçırmışım. Kendimi kafesteki bir kuş gibi mahkum hissediyordum. Evden çıkıyordum güneş doğmamış; eve geliyordum güneş batmış. Direnişle birlikte kadının gücünü ve işçilerin birlik-beraberliğini öğrendim. Biz aslında sadece kendimize ışık olmadık, Urfa’nın her ilçesindeki kadınlara ışık olduk, cesaret verdik. Bizi ziyaret eden, destek olanlar, destek videolarıyla bizim yanımızda olduğunu söyleyen Türkiye’nin dünyanın dört bir yanındaki işçilerin dayanışması bizi çok heyecanlandırıyordu. TOMA’ların, barikatın önünde kol kola dizilirken sadece Özak’a karşı direnmiyormuşuz. Özak direnişinde bizi gözaltına alan, bize barikat kuran, bizim için eylem yasağı getiren, bunun emrini verenlerin bu dediklerimi okumasını çok istiyorum. Onlar bu kölelik düzeni böyle devam edecek varsayıyorlardı, herkese örnek olduğumuz için bütün güçleriyle karşımıza çıktılar. Derler ya doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye, biz dokuz köye yayıldık şimdi her yerde biz varız.” diyor.
"DAYANIŞMA SIRASI BİZDE"
Gülerek “Direniş sayesinde İstanbul’a yolum düştü” diyen ve şimdilerde İstanbul’da bir tersanede çalışan Mahmut Bozkurt ise "Vallahi abe ben tek kelime bir şey okumazdım; işçilerin gücünden bihaberdim. Şimdilerde hem gazete okuyor hem işçilere desteğe gidiyorum. Direnişteyken ufacık bir dayanışma bizi mutlu ediyor, güç veriyordu. Şimdi sıra bizde; elimden geldiğince işçilerin mücadelesine sahip çıkmaya çalışıyorum" diye anlatıyor.
"YANIMDAKİLERE GÜVENDİKÇE ONLARLA GÜÇLENDİM"
Bugün BİRTEK-SEN Urfa Temsilciliği yapan Funda Bakış ise direniş boyunca yaşanan kuşatmaya baktığında “Biz bunu hak etmedik” demiş kendi kendine: “Gerçek yasanın işçinin mücadelesi olduğunu öğrendim. Bu bir yılda mücadele ruhumuz gelişti, bir şeylere dur demeyi öğrendik. Direnişten önce her şeye 'tamam' diyen biriydim, şimdi haksızlıkların karşısında dimdik duruyorum. Mücadele ettikçe değiştiğini, bir şeylere yön verdiğimizi fark ettim. Yanımdakine güvendikçe yanımdakiyle güçlendim.”
"ASIL OLMAM GEREKEN YERDEYİM"
“Asıl dostlarımla bu direniş sayesinde tanıştım" diye anlatıyor Mehmet Ali Karaca da: "Sağcı biriydim; hep bayrakla gezdim. ‘Aman ha birileri terörist demesin’ istedim. Ama dert başkaymış, direnişte öğrendim. Müftü, Allah’tan gelen emirleri değil, patronlarınkini uyguluyormuş. Jandarması, polisi, belediye başkanı, valisi tek bir yerden emir alıyormuş. Yenilmedik, biz kazandık! Şimdi asıl olmam gereken yerdeyim; işçilerin, emekçilerin yanındayım."
"BİZ BİR SINIFIZ, BUNU ÖĞRENDİM"
Direnişe en çok hakarete maruz kalan kız kardeşleri için çıktığını belirten Cemile Kurt, "Bu işin dönüşü olmayacağını biliyordum. En azından birileri sesimizi duysun, bizimle aynı şeyleri yaşayanlar yalnız olmadığını anlasın istedim, dayanışmayı kavradım. Biz bir sınıfız bunu öğrendim. Sendikamız BİRTEK-SEN ve Emek Partisi bir an bile bizi yalnız bırakmadı." diyor.
Remzi Yıldız haksızlıklara karşı haklarını kullandıklarını ve tecrübe kazandığını dile getirirken, Murat Yıldız da birliğin ve mücadelenin önemine dikkat çekiyor: "Urfa’ya yeni gelmiştim. Arkadaşlarıma karşı tereddütlerim vardı hep, ilk başta kendime güvenmeliymişim. Herkes evine ekmek götürmekte zorlandı ama mücadelesinin arkasında durdu. Burada önemli olan, birliği gerçek bir sendikayla birleştirmekmiş. Biz de o yönden şanslıydık."